Hz. Mevlana'yı Hakk'a vuslatının 747. Yılı vesilesiyle kendi şehrinden, hoşgörü şehri Konya'mızdan, rahmet ve şükranla anıyoruz.  

İlim ve ahlak güneşini eşsiz edebî üslubuyla insanlığa aktaran, vuslatının üzerinden geçen bunca yıla rağmen isminden hep hayır, dua ve hayranlıkla söz ettiren Hz. Mevlana, çağları aşan söylem ve söyleyişiyle nice insanın 'hak' üzere yol bulmasına vesile olmuş büyük bir âlim ve büyük bir gönül adamıdır.

En büyük makamı, insanlığın gönlündeki müstesna yeri olan Hz. Pir'in öğüt ve öğretileri, yaşadığı dönemin üzerinden asırlar geçmesine rağmen, bütün insanlığa yol gösterici olmaya devam etmektedir.

Hz. Mevlana'nın ve onunla aynı yoldan giden mutasavvıfların içimizde büyüttükleri "birlik" ağacı sayesinde, karanlık eller tarafından içimize serpilmeye çalışılan "ayrılık tohumları" şimdiye dek asla yeşermediği gibi bundan sonra da yeşermeyecektir.

Onun; "Topumuz bir tek inciyiz, bir tek

Başımız da tek, aklımız da tek

Ne diye iki görür olup kalmışız

İki büklüm gökkubbenin altında, ne diye?" sözleri bizlere rehber niteliğindedir.

Tasavvuf kültürünün en büyük temsilcilerinden olan Hz. Mevlana'nın, Yaradan'a ve yaratılana duyduğu aşk ve muhabbet, her yıl Şeb-i Arus günlerinde (07-17 Aralık) Konya'mız başta olmak üzere, ülkemizin ve dünyanın dört bir yanında gönüllere zarafetle dokunmaktadır.

Tüm dünya ile birlikte yaşamakta olduğumuz salgın süreci sebebiyle bu yıl istenilen düzeyde etkinlik hayat bulamayacak olsa da Gönüller Sultanı Hz. Mevlana'nın manevi mirasını, imkânlar ölçüsünde daha çok gönülle buluşturmak, bizlerin bu süreçteki en büyük görevlerinden biri olacaktır.

Bu duygu ve düşünceler içerisinde, yeryüzündeki tüm mazlumları kasıp kavuran savaşların, yıkımların gökkubbeyi titrettiği şu dönemde, kutlu çağrısı sadece İslam âlemini değil, tüm insanlığı nesiller boyu etkilemiş ve halen etkilemeye devam eden büyük bilge Mevlana Celaleddin Rumi'yi vuslatının 747. Yılı vesilesiyle bir kez daha rahmetle anıyorum.