• T.C. Millî Eğitim Bakanlığı .:. Konya İl Millî Eğitim Müdürlüğü .:. Bizim Okulumuz Projesi

Meram 24 Kasım İlkokulu Yazarlık Atölyesi Etkinliği

Okulumuz 24 Kasım İlkokulu 4.sınıf öğrencileri tarafından Küçük Hayallerden Büyük Fikirlere Projesi kapsamında yazarlık atölyesi düzenlenmiştir. Öğrencilerimiz istasyon tekniğini uygulayarak kolektif bir hikaye yazdılar. Ortaya çıkan sürükleyici hikayeyi resimlerle destekleyen çocuklarımız yaptıkları işten çok mutlu oldular. Geleceğin iyi yazarları olma konusunda ilk adımı atmış olan çocuklarımız ile yaratıcı yazarlık etkinliklerimiz devam edecek...

                                                                                                              

                                                                                                               

 

 

 

                                            

 

 

 

 

 

 

KAYIP TARİHİ ESER

Aras, o yaz ilk defa ailesinden ayrı dedesinin evine gelmişti. Annesi ve babası iki hafta sonra geleceklerdi. Aras ailesinden ilk defa ayrıldığı için hem biraz korkuyordu hem de çok heyecanlıydı.

                Anneannesi ve dedesi Aras’ı sevinçle karşıladılar. Anneannesinin yaptığı güzel yemekleri iştahla yediler. Aras yolculuktan o kadar yorgun düşmüştü ki erkenden uyuyakaldı.

                Aras, sabah dedesinin çiftliğindeki hayvanların sesiyle uyandı. Anneannesi kahvaltı hazırlıyordu. Dedesi ise hayvanlara yem veriyordu. Aras evin içinde dolaşmaya başladı. Bir anda kendini tavan arasında buldu. Tavan arası biraz karanlıktı. Aras köşedeki eski sandığı gördü. Heyecanla sandığı açtı, bir de ne görsün… Çok eski ve sararmış bir harita! Aras haritayı alıp dedesinin yanına koştu.

--Dedeciğim, bu ne?

Dedesi:

-O bir tarihi eserin gizli haritası. İstersen ikimiz gidip gezelim, dedi.

                Kahvaltıdan sonra hazırlıklarını yaptılar, yiyeceklerini, sularını aldılar. Tabii ki haritalarını ve pusulalarını da almayı unutmadılar. Ve yola koyuldular…

Köyün tepelerine doğru çıkmaya başladılar. Yavaş yavaş etraf sessizleşmiş sadece hayvan sesleri duyulmaya başlamıştı. Aras bir yandan tedirgin oluyor diğer taraftan da haritaya göre ne ile karşılaşacaklarını merak ediyordu. Harita onları en tepedeki mağaraya doğru götürüyordu. Çok yorulmuşlardı, akşam olmuştu. Yola sabah devam etmeye karar vermişlerdi. Güvenli bir alanda çadırlarını kurdular, ateş yakarak ısındılar.

Sabah olduğunda yola devam ettiler ve mağaraya ulaştılar. Bir de ne görsünler tarihi eser mağarada değil mağaranın tamamı sanki tarihi bir eserdi. Gözlerine inanamadılar. Çok eski zamanlardan kalma tarihi bir yapıydı bu. Fotoğraflar çektiler birlikte ne kadar güzel bir yer keşfettiklerinin keyfini çıkardılar. Bu durumu yetkili birilerine bildirmek gerekiyordu.

Aras ve dedesi böyle bir güzelliğin Kültür Bakanlığı'na bildirilmesi gerektiğini düşünerek yetkilileri aradılar. Ancak ne telefonla arama yapılıyordu, ne de internet çekiyordu. Mağaradan çıkıp üzerine doğru tırmandılar. Telefonun çekmeye başladığını fark ettikleri sırada bir ses duydular. Sesin ne olduğunu anlamak için sağa sola gezmeye başladılar. Tam bu sırada ot ve çalılarla kaplı bir çukura düşüverdi Aras. Dedesi çok şaşırdı torununun aniden ortadan kaybolmasına.

-- Aras Aras neredesin?

 Kendine gelen Aras dedesine cevap verdi. Dikkatlice torunun yanına inen dede gördüğü manzaraya çok şaşırdı. Burası duvarları figürlerle süslenmiş, içinde hazinelerin olduğu sandıklarla dolu bir yerdi. Sandıkları açıp içine baktıklarında gözleri kamaştı. Buradan nasıl çıkacaklarını düşünürken üzeri kapatılmış bir geçit keşfettiler. Karanlık ve dar bir tünelden geçerek daha önce keşfettikleri kısma geldiler.

Eve dönmek için yola koyuldular. Şırıl şırıl akan dereden su içtiler, biraz soluklanarak son yiyeceklerini çıkardılar. Tam bu sırada ağaçtan sarkan maymun yemeklerini aldı ve ağaca doğru tırmandı. Kafalarını kaldırdıklarında ağacın dallarındaki diğer maymunları gördüler. Eve dönüş için uzun bir yolları vardı ve acıkmışlardı. Dedesi ormanın içinde bildiği mantarlardan olacağını söyleyerek aramaya başladı. Ağaçların altında bulduğu mantarları yaptıkları ateşte pişirip yediler. Pusulaya bakarak yola devam ettiler.

Aras ve dedesi yürümekten yorgun düşmüşlerdi. Hemen çadırlarını kurdular. Dinlenmek için uzandılar.Tam o sırada Aras dışarıdan bir ses duydu.Çıktı ve sesin geldiği yöne doğru yürürdü.Sonra ağacın dalında yiyeceklerini almak için bekleyen maymunu gördü.Görünüşe göre maymun Aras ve dedesini takip etmişti.Sesin maymundan geldiğini anlayan Aras biraz yürümek istedi. Dolaşırken kırmızı şapkalı mantarlara rastladı. Bunları da pişirip yiyebileceklerini düşündü. Aslında dedesi ile yedikleri mantarlara pek benzemiyordu. Ama çok güzel göründükleri için onları topladı ve dedesinin yanına döndü. Dedesine bu mantarları pişirip sürpriz yapmak istedi. Pişirirken de arada mantarları ağzına atıyordu. Hatta çok lezzetli olmuş diye de kendi kendine gururlanıyordu. Fakat bir süre sonra karnı ağrımaya başladı ve hemen dedesini uyandırdı. Yaptıklarını anlattı. Dedesi Aras’ın mantardan zehirlenmiş olabileceğini düşündü. Dedesi ne yapacağını biliyordu. Çantasındaki ilaçlardan hemen verdi ve temiz havada dolaştırarak oksijen almasını sağladı.Bir süre sonra Aras daha iyi hissetmeye başladı ve karın ağrısı hafiflemişti.

Dedesi Aras’ın zehirlenmediğini alerjik bir durumu olduğunu anladı. Bir daha bilmediği şeyleri yememesi gerektiğini söyledi. Aras’ın kendini toplamasından sonra yollarına devam ettiler. Köye vardıklarında Aras ananesine her şeyi anlattı. Hepsi çok heyecanlıydı. Dedesi Aras’ın babasını arayarak mağarayı, gizli geçidi ve hazine odasını anlattı. Babası, Kültür ve Turizm Bakanlığını bilgilendirmeleri gerektiğini ne kendisinin yapacağını söyledi. Bu arada Aras heyecandan duramıyordu. Köyden arkadaşı Ahmet ile oynarken dayanamayıp gördüklerini anlattı. Ahmet çok kurnaz bir çocuktu. Aras’ın ağzından epey laf aldı. Mağaranın yerini öğrendi. Akşam olduğunda Ahmet babasına öğrendiklerini anlattı. Ahmet’in babasının gözleri parladı. Birkaç arkadaşını alarak gece yola çıktılar. Yol uzundu ama durmadan devam edeceklerdi.

Bu arada bakanlık yetkilileri de Aras’ın dedesi ile iletişime geçtiler. İşlemleri yapar yapmaz birkaç gün içinde köye geleceklerini bildirdiler.

Ahmet’in babası ve arkadaşları mağarayı, gizli geçidi ve hazine odasını buldular. Alabildikleri kadar aldılar, çantalarını doldurdular.

Dönüş yoluna geçtiler. Biraz dinlenmek için ateş yaktılar. Uyuyakaldılar. Uyandıklarında hareket edemiyorlardı. Çünkü hepsi birer ağaca sarmaşık dallarıyla bağlanmışlardı. Bağrışmaya başladılar. Kendilerine ne olduğunu, kimin yaptığını anlamaya çalışırken ağaçlardan onlarca maymunun garip sesler çıkararak indiğini gördüler. Korktular. Maymunlar hazineden çaldıklarını alıp mağaraya doğru götürmeye başladılar. Çünkü onlar hazinenin koruyucularıydı. 5-6 saat öylece ağaçta bağlı beklediler.

Sonra sesler işittiler. Gelenler Aras, dedesi, bakanlık yetkilileri ve polislerdi. Onları ağaçtan indirdiler ve ifadelerini aldılar. Mağarayı koruma altına aldılar. Bulunan hazineyi güvenli bir şekilde arabalara taşımaya başladılar. Fakat onları izleyen gözlerden haberleri yoktu. Maymunlar…

Maymunlar tabiî ki hazine koruyucularıydılar. Ağaçlardan arabaların üzerine atladılar ve hazinelerini götürmelerine izin vermediler. Yetkililer karşı koymaya çalışırken bir ses duyuldu:

-Aras, Aras, Nerdesin?

Aras kendisine geldiğinde tavan arasındaki odada sandığın yanındaydı. Her şeyin bir rüya olduğunu anlamıştı.

 

 

Sizlere daha iyi hizmet verebilmek adına sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak çerezler kullanılmakta ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında kişisel verileriniz toplanıp işlenmektedir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı ve kişisel verilerinizi işlememizi kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi almak için Gizlilik Politikamızı, Aydınlatma Metnimizi ve Kullanıcı Sözleşmemizi inceleyebilirsiniz.